DUYUMETRİK
EĞİTİM

Kalite Yönetim Sistemlerinin (ISO9001, IATF 16949, ISO 17025...) Beklentileri Kapsamında
-
Genel Metroloji (ölçüm bilim) ve Kalibrasyon
-
Ölçü Aleti UygunluÄŸu ve Ölçüm BelirsizliÄŸinin DeÄŸerlendirilmesi
-
İstatistiksel Proses Kontrol (IPK-SPC),
-
Ölçüm Sistemlerinin Analizi (ÖSA-MSA)
​Eğitim danışmanlığı kapsamında
-
Ergenlerle İletişim
-
İnternet Üzerinden SosyalleÅŸme ve Ekranlı Oyunlar Bağımlılığı
-
Çalışma Yöntemleri ve Çalışma Engelleri
-
Çatışma Çözümleri
-
Saygı ve özgüven
Güncel EÄŸitimler
03.05.2025 Cumartesi
Katılım Sertifikalı
Çevrimiçi (Zoom)
04.05.2025 Pazar
Katılım Sertifikalı
Çevrimiçi (Zoom)
19-20.04.2025
Cumartesi - Pazar
Katılım Sertifikalı - Çevrimiçi
(Zoom)
26.04.2025-27.04.2025
Cumartesi - Pazar
Katılım Sertifikalı - Çevrimiçi (Zoom)
Öyküleme
Yayınlanmış Kitaplar
KoÅŸmalıydı, daha da koÅŸmalıydı, gücü tükeninceye kadar koÅŸmalıydı. Ortalık kararıncaya, insanlar evlerine çekilinceye, böceklerin hışırtıları yükselinceye kadar koÅŸmalıydı. Hatta belki de kimileri çılgınca eÄŸlenmeye baÅŸlayıp, kimileri huzursuz yuvalarında iç çekiÅŸmelerle boÄŸuÅŸmaya baÅŸlayıncaya, kimileri uyuyamadan yataklarından kalkıncaya kadar koÅŸmalıydı. Daha da iyisi, annesinin gözyaÅŸları unutmaya tutunup dininceye, babası üzüntü suskunluÄŸunu bozuncaya, kardeÅŸi suçluluk duygusundan kurtuluncaya kadar koÅŸmalıydı.
KoÅŸmak, okudukça düÅŸündüren, insan ruhunun katmanları arasında bizleri dolaÅŸtıran bir metin. Yıldız Aka, bizlere sadece bir okuma keyfi sunmuyor, aynı zamanda içimize doÄŸru giden bir tramvaya bindiriyor bizleri.
Yazarımız Yıldız Aka, Bir Peri Masalı ve Ev Sineması öyküleriyle çocuklar için yeni dünyalar kuruyor.
Haydi, sen de bu dünyanın içine gir!
Gökteki bütün güzel yıldızlar ışığından birazını Fikret'e vermiÅŸti. Işık ve huzur Fikret'in yüzünde birleÅŸince bir tanrıya benzedi. Sudan yükselen boynuzların devamında güzeller güzeli ÅŸefkatli bir yüz gülümseyerek yükseldi. Kızıl iki saç örgüsü omuzlarından göÄŸsüne doÄŸru iniyor, göÄŸüslerini örtüyordu. Suyun üstünde kalan bölümü çıplaktı. Fikret'e küçük bir çocuÄŸa bakar gibi ÅŸefkatle bakıyordu.
“Geldin mi Fikret'im,” dedi yumuÅŸacık, sevecen bir sesle.
“Geldim Ak Ana. Bitti mi?”
“Bitti, küçüÄŸüm.”
“En zor zamanlar bittikten sonra da mutlu olmayı öÄŸrenemedim Ak Ana.”
“Ama yaÅŸamı sevdin, onun için hep ÅŸükrettin, öyle deÄŸil mi?”
“Öyle… İşte buradayken, ırmağın kenarında, göÄŸe bakarken, hafif yaÄŸmurda ıslanırken, saÄŸanak yaÄŸmurda sırılsıklam olmuÅŸken, kar fırtınasında gözlerime birer ok gibi kar kristalleri saplanırken, hafif karda başımı göÄŸe dikip kar taneleri yüzümü okÅŸarken, ÅŸu geyik var ya ÅŸu geyik onu seyretmek, onunla göz göze gelmek var ya, onun gözüne bakıp kendimi seyrederken, sevdim yaÅŸamayı. Bir tek insanı sevemedim Ak Ana. Bir tek bu insanoÄŸlu…Onunla anlaÅŸmayı öÄŸrenemedim. Onlar da beni sevemedi, onun açgözlülüÄŸüne alışamadım. Çok acı verdiler bana Ak Ana, çook!”
Kayın Köyü Yatılı İlkokulu’nda dört yıl babamın öÄŸrencisi oldum. Geçen yıl annemle birlikte Ankara’ya yerleÅŸtik ve bu okula kaydım yapıldı. Babamın da bu yıl tayini çıktı ve o da artık bizimle birlikte Ankara’da. Åžimdi sizlerle 1943 yılının bu kış gününde Türkçe dersindeyiz. Bu hikâyeyi, yani bu kompozisyon ödevini yazarken yaÅŸadıklarımıza inanmayabileceÄŸinizi çok düÅŸündüm. Sonra da kendime ÅŸöyle söyledim: “Önemli olan yaÅŸadıklarımı kendi kelimelerimle, yaÅŸadığım gibi anlatabilmem ve beni dinlemeniz.” Neredeyse son üç dersi beni dinleyerek geçirdiniz. Bunun için sevgili öÄŸretmenime ve sizlere çok teÅŸekkür ederim.